Saturday, March 6, 2021

 

           

        Kara Vasıf Türk tarihinin enginliklerinde kaybolmaya yüz tutmuş bir kahramanımızdır. Kendisi hakkındaki bilgiler genel olarak bazı hatırat veya araştırmaların orasından burasından geçmekle beraber, hakkında yazılmış bir eser ne yazık ki bulunmamaktadır. Bu kahramanı tanıtabilmek için Terakki Mecmua'nın "İttihatçı Portreler" sayısında bir yazı kaleme almıştım. Burada ise Kara Vasıf'ı akademikten tondan biraz daha uzak ve daha canlı şekilde ele almaya çalışacağım.





            Vasıf, Osmanlı'nın altın jenerasyonunun kendisine yüklemiş olduğu misyonu yerine getirerek subay mesleğini seçmiştir. Lakin askerlik dönemine ait kayıtlar hatıratlarda veya tutanaklarda karşımıza çıkmamaktadır. Kara Vasıf'ın tarih sahnesine çıktığı an ise İmparatorluğun ölüm anına doğru gittiği dönemdir: Kurtuluş Savaşı...

            Kurtuluş Savaşı'nda Anadolu'nun yegâne ihtiyacı olan subay, asker, mühimmat ve vatansever gereksinimi sağlayan yegâne teşekkül Karakol Cemiyeti'ydi. Karakol Cemiyeti'nin kurucusu ise işte bu kahraman Kara Vasıf'tı. Hatta cemiyetin ismi dahi Kara Kemal ve kendi isminden ilham alınarak oluşturulmuştu.

            Türk'ün ölüm anında elini taşın altına sokan Kara Vasıf istihbarat konusunda büyük işler yapmış ve bilhassa, İstanbul'da oldukça etkin mevkilere adamlarını yerleştirmişti. Bu adamlar kimi zaman sıradan bir esnaf, kimi zaman harbiye nezaretinde bir casustu.

            Mustafa Kemal Paşa dahi Milli Mücadele'nin teşkilatlanma döneminde Kara Vasıf'tan olabildiğince yararlanma yoluna gitmişti. Temsil Heyeti tutanaklarına göz gezdirdiğimizde, Vasıf'ın İstanbul'un nabzını ne denli tuttuğunu ve Gazi Paşa ile rüfekâsının, Kara Vasıf'ın tahlillerine ne denli ihtiyacı olduğunu görebilmekteyiz.

            İşgal kuvvetlerinin elinde bulunan İstanbul'da her türlü istihbarat faaliyetini korkusuzca yerine getiren bu adam zannedileceği üzere öyle boylu poslu birisi değildir. Kara Vasıf kavruk, kısa boylu ve zayıfça bir simâdır. Lakin bu fiziksel çehresi onun yaptıklarına hiçbir engel teşkil etmemiştir. Zirâ kendisi tepeden tırnağa bir vatansever ve İttihatçı'dır.

            İngilizlerin 16 Mart 1920'de İstanbul'u işgal etmesiyle beraber, onların şimşeklerini üzerine en çeken kişilerden birisi Kara Vasıf olmuştur. Öyle ki, Rauf Orbay ile birlikte tutuklanarak Malta'ya sürgün edilmiştir. Buna ilaveten de Anadolu hareketine karşı Vahidettin'in idam fetvası çıkarmış olduğu altı kişiden birisi de Kara Vasıf'tı. Bu altılıdan birincisi Mustafa Kemal Paşa, ikincisi Kara Vasıf'tır.

            Malta'da dönüşünde ise kendisini II. Grup'ta, yani, Mustafa Kemal'e muhalefet edenlerin safında bulan Kara Vasıf'ın siyasi ömrü pek de uzun olmamıştır. II. Meclisle beraber meclis dışı kalmış, daha sonrasında Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ile siyasete geri dönmeye çalışmış lakin malûm sondan dolayı bunda muvaffak olamamıştır.

            1926'da ise Cumhuriyetin kurucu kadrosu İzmir Suikasti davasını genişletmiş ve işi amacından saptırmıştır. Ziya Hurşit gibi üçüncü sınıf İttihatçılar yüzünden Dr. Nazım, İsmail Canbolat, Cavit Bey ve Kara Kemal gibi birinci sınıf, yani önde gelen İttihatçılar idama mahkûm edilmiş, İttihatçılık tasfiye edilmiştir. Kara Vasıf'ın bu cendereden çıkmış olması da onun talihidir.

            Milli Mücadelemizin temelinde harcı bulunan Kara Vasıf'a selam olsun.

Post a Comment: