Dr. Nazım Bey
Selanikli ve mason olmasından mütevellit Dr. Nazım Bey hakkında olabildiğince çok komplo teorisi üretilmiştir (Bknz. Soner Yalçın). Halbuki kendisi Cavit Bey'e gönderdiği mektupta açıkça "Ben bu farmasonlardan hiçbir şey anlamıyorum" diyecek kadar konuya vakıf dahi değildir. (İttihatçıların mason localarına girme sebebi de malûm olduğu üzere, locaların adli kapitülasyonlar gereği Abdülhamit tarafından erişilemez olmasıydı.)
Dr. Nazım Bey elbette Türk tarihinde
bu sığ muhabbetle sığdıralamayacak kadar değerli birisidir. Denebilir ki, Dr.
Nazım Bey Jön Türklük'ten İttihatçılığa geçişin mimarıdır. Yıllarca
Abdülhamit'e karşı Ahmet Rıza'nın yanında yârenlik etmiş olan Dr. Nazım Bey,
Meşrutiyet sonrası onunla arasına net şekilde mesafe koymuştur. Hatta
demektedir ki "Keşke Ahmet Rıza da
Manyasizade Refik gibi erkenden ölseydi de bu konuma düşmeseydi".
Dr. Nazım burada aslında Ahmet
Rıza'nın dönüşememesinden ve mevcut şartları idrak edememesinden yakınmaktadır.
Milli Mücadele döneminde Vahidettin ile olan yakınlığı da Dr. Nazım'ı haklı
çıkarmıştır denebilir.
Jön Türklük davasında Ahmet Rıza Bey
grubunda Dr. Bahaeddin Şakir Bey ile birlikte ayrılmaz bir dost olan Dr. Nazım
Bey'in cemiyet için yaptığı en büyük iyilik şüphesiz ki Paris merkezli Terakki
ve İttihat ile Selanik merkezli Osmanlı Hürriyet Cemiyeti'ni birleştirmesidir.
Paris merkezi o dönem entellektüelliği temsil ediyorsa, Selanik merkezli
Osmanlı Hürriyet Cemiyeti de vurucu gücü, yani askeri temsil etmekteydi.
Tütüncü Yakup Ağa olarak girdiği
Osmanlı sınırlarında cemiyetçilik ile uğraşan Dr. Nazım Bey İzmir bölgesinde
faal olarak çalışmış ve bunun neticesinde de, Enver ve Niyazileri bastırması
için İzmir'den gönderilmesi tasavvur edilen redif birlikleri arasında
propaganda yaparak, onların meşrutiyetçi hizibe silah doğrultmamasını ve Sultan
Abdülhamit'e karşı silah çatmasını sağlamıştır.
Tepeden tırnağa tam bir cemiyetçi
olan Dr. Nazım Bey'in sonu da ne yazık ki diğer İttihatçılar gibi İzmir
Suikasti Davası olmuştur. Jön Türklükten İttihatçılığa evrilmişti fakat
İttihatçılıktan Kemalizme evrilmeyeceği açıktı (Mektuplarında Mustafa Kemal
Paşa'ya yüksekten bakmaktdır). İzmir Suikasti'nde kendisini yargılayan Kılıç
Ali ve Ali Çetinkaya gibi eski İttihatçıların Dr. Nazım Bey'i ve arkadaşlarını
Osmanlı'yı yıkmakla suçlaması da şüphesiz ki ayrı bir garabettir.
Post a Comment: