Wednesday, May 6, 2020



               Rıza Nur'un Atatürk hakkında hatıratında neşrettiği gayri ahlaki yazılar kimi Atatürk düşmanlarınca doğru telakki edilip alay konusu olmaktadır. Halbuki, Rıza Nur'un hatıratına göz atıldığında, cinsi birtakım olayların anlatıldığı ve insanın kolay kolay başkalarına anlatamayacağı olaylardan oluşan hikayeler göze çarpmaktadır. Kaldı ki, Rıza Nur bu rezaletleri bütün bir Türk milletine anlatma derdine düşmüştür. Aşağıdaki alıntıları yazan ve bunları insanlara anlatmak isteyen bir insanın psikolojik sıkıntıları olduğu aşikardır.



                Rıza Nur kendisinin neredeyse tecavüze uğrayacağını anlatıyor:

"...Son sınıfa geldik. Sınıfta Anadolulu bir çocuk vardı; fakirdi. Babası bir pansiyona koymuş gitmiş. Buna acıdım çok iyi ahbap olmuştuk. Harçlığımdan buna da verirdim. Bir aralık çamaşırı da kalmamıştı. Çamaşırlarımdan da bir kısmını getirip verdim. Bu çocuğu hakiki ve saf bir sevgi ile severdim. Benden bir iki yaş büyüktü. Birgün beni evine çağırdı. Kalmaya da zorladı. Halamdan korktuğum halde nasılsa uyudum kaldım. Rakı içelim dedi, içtim. Bana bir yatak yaptılar, yattım. Uyumuşum. Bir aralık birden uyandım. Anladım ki biri  yatağımda donumu çekiyor ve kesiyor. Yataktan fırladım. Adam da derhal kaçtı. Baktım ki donum kesilmiş. Artık uyuyamadım giyindim.. Bu işi yapan o çocuktu. Bereket versin ki uyandım..." (s.77-78)

                Rıza Nur hayatının bir döneminde bir erkekten hoşlandığını anlatıyor:

"...Sürgünlerden biri de Harbiye Mektebi talebesindendi. Henüz onyedi yaşlarında gayet güzel yüzlü idi. Bir zabit olan babasını da sürmüşler. Oğlunu da Sinop'a sürmüşler. Anası oğlu ile gelmiş. Bu çocuğu herkesten ziyade sevmeye başladım. Görmesem aklımdan hiç çıkmıyor, görsem yüzüne bakamıyor, içimde heyecan duyuyordum. O bana melek gibi geliyordu. Fakat bundan bir şey anlamıyordum. Gündüzün aklımda; keza gece de uykumda o idi. Uyanıyorum derhal aklıma o geliyordu... Bir kuş ötse o söz söylüyor zannediyordum... Gündüzün Zeytinlikte Avrupa şairlerini okuyordum; fakat o yine zihnimde çıkmıyordu. O aklıma gelince dalıyor, kalıyordum... Yerlere sığamıyor, göklere çıkıyordum... (s.92-93)

                Rıza Nur kuzenine tecavüze kalkındığını anlatıyor:

"...Birgün evde kimse yoktu. Kapı çalındı. Teyzemin Zühre adındaki kızı geldi. Kapıyı açtım yukarı çıktı. Teyzem yok mu dedi. O anda fikrime fesat geldi. Halbuki bu kıza, bu ana kadar başka bir gözle baktığım yoktu. Birden beni fena bir his kapladı. Cevap vermedim kızın üstüne atıldım. Kız kaçmaya başladı. Bağırmıyordu. Bağırırım diye beni tehdit ediyor, hem koşuyordu... Yakaladım, uğraşıyordumm... Nihayet aklım başıma geldi. Bıraktım. Kız derhal evden gitti. Meğerse insan gözü kızmış bir boğa gibi vahşi bir şeymiş. Kız, kadın, erkek asla yalnız bırakılmamalıdır..." (s.135)

Post a Comment: